Sepetiniz boş
Bir elinde karton kahve bardağı, sırtındaderi bir mont. Altında düz bir denim, üstünde basic bir tişört. O sonbahar günü evine dönüyor, aslında normal bir sabah.
2000’ler yeni bir yüzyılın başlamasıyla mı, yoksa 90’larda başlayan minimal çizginin evrilmesi nedeniyle mi bilinmez, iki ucun aynı bedende buluşabildiği bir dönemdi. 90’ların net ve sade çizgileri, 2000’lerle birlikte değişti. Pop kültür, müzik ve sokak estetiği, moda ile iç içe geçti. O günün erkekleri üzerinde gördüğümüz şey yalnızca kıyafet değil, yeni bir özgüvendi: “careless but sharp.”
Bir eşofman altı, iyi kesilmiş bir deri ceketle yan yana geldiğinde artık kontrast değil, bir tavır oluşturuyor. GIESTO’nun yeni koleksiyonu da bu iki uç arasındaki çizgiyi ziyaret ediyor.
İlk kez görüntülendi: Kahvesini aldıktan sonra açıklama yaptı bu sezonun en çok konuşulan açıklamasına imza attı.
Bu kez söyledikleri, giydiklerinden çok konuşuldu.
Parçalar bu dengeyi anlatıyor. Nakışlı tracksuit’ler, “careless” olmayla “sharp” olmayı buluşturuyor. Astarlara yerleştirilen desenler, yüzeydeki sadeliği kırmadan içeride bir hareket yaratıyor.
Tam da bu dönemde artık giyinmek, örtünmekten bir adım daha ileriye gitti. Kendin için hazırlanarak başladığın günde, anlatılacak hep bir hikaye vardı. 2000’ler aynı zamanda modada özgürlüğün dönemiydi. Bol kesim jean’ler, yeni kalıplara bürünen deri ceketler ve hatta sokaklarda eşofman takımları. Erkekler belki de ilk kez bu kadar cesurca denemeler yaptı. Takılarda, saçta, aksesuarda...
İşte, o çok konuşulan isimden, çok konuşturacak açıklama
2000’ler erkek giyime iki önemli miras bıraktı: rahatlığın meşruiyeti ve kişisel ifadenin gücü. Bu koleksiyon; ceket kolundaki bir dikiş ya da fermuardaki logonun bir desene dönüşmesi gibi, GIESTO’nun kendi çizgisini çizen, ama orada olduğu her karede fark ettiren bir adamın hikayesi olduğunu hatırlatıyor.
Bu kez objektiflerden kaçamayacaksin. Çünkü gözleri üstünde toplayacak yeni sezon parçalar simdi GIESTO'da.
